Hepimiz gerçek bir Sir/Lady gibi kulağa hoş gelen, zarif ve insanları etkileyebilecek bir kibarlıkta İngilizce konuşmak istemiştir. Ya da yalnızca girdiğimiz speaking sınavında ki sınav görevlilerini etkilemek istemişizdir de İngilizcemiz el vermemiştir. Sonuç olarak amacımız ne olursa olsun, herkes iyi bir konuşma diline sahip olmak ister, bu yüzden de sizlere konuşmanızı birkaç kelime ile süsleyerek nasıl daha profesyonel bir hitap yeteneğine sahip olabileceğiniz üzerine bir yazı hazırladık. Bu kalıp ve kelimeleri konuşmanız arasına ekleyin ve İngilizcenizin ne kadar iyi olduğunu herkese gösterin…
Karşımızdaki kişinin tüm konuşmasını dinledikten sonra, kendisinin katılmadığımız bir görüşü varsa bunu doğrudan “I disagree…” diye belirtmek yerine, aşağıdaki kalıpları kullanarak bunu daha kibar bir hale getirebiliriz.
Yes, but...
I see what you mean, but...
I agree up to a point, but…
Örneğin,
-I think we should wait until a better opportunity comes along.
-Yes, but we might not get another opportunity like this for a while.
-I think we should ask for a 20% discount because it will show them that we are serious.
-I see what you mean, but I think 20% might be a bit too much. It might put them off.
Kişiler arası ilişkilerde olumsuz/negatif kelimeler kullanmak yerine, söylemek istediğinizi daha dolaylı bir şekilde iletmek daha uygundur. Eminim, pek çoğunuz Türkçe ’de bu duruma dikkat ediyorsunuzdur, peki ya bunu İngilizce ’de nasıl yapacaksınız?
Söyleme: I think that's a bad idea.
Söyle: I don't think that's such a good idea.
Örneğin,
-Let's go for a good cop, bad cop approach in this negotiation!
-I don't think that's such a good idea. They might see through it.
Ve o sihirli kelime, Sorry!
Sorry bir şeye katılmadığınızı, ne demek istendiğini anlamadığınızı belirtmek, özür dilemek ya da konuşmayı bölmek için rahatça kullanabileceğiniz bir kelimedir.
Sorry, but can I just say something here
Sorry, but I don't really agree
Sorry, but I think that's out of the question
Durumunuzu daha kibar olarak belirtmek için aralara bazı kelimeler ekleyebilirsiniz. Bu şekilde olumsuz anlaşılabilecek şeyleri daha da kibarlaştırabilirsiniz.
Söyleme: I don't like it
Söyle: I don't really like it I'm afraid
Söyleme: Can I say something?
Söyle: Can I just say something here?
Söyleme: I didn't catch that
Söyle: Sorry, I didn't quite catch that
Kişileri işaretleyen kelimeleri kullanmak yerine (“you” demek yerine) “I” ve “We” odaklı cümleler kurun. Bu sayede karşı tarafı doğrudan işaretlememiş olursunuz ve bu kişiler arası ilişkilerinizi olumlu yönde geliştirecektir..
Söyleme: You don't understand me.
Söyle: Perhaps I'm not making myself clear.
Söyleme: You didn't explain this point.
Söyle: I didn't understand this point.
Söyleme: You need to give us a better price.
Söyle: We're looking for a better price.